Her ne kadar tatile çıktığımda, "Tamam olm, artık her gün yazacağım" diyor olsam bile, nedense bunu bir türlü beceremiyorum. Halbuki eskiden her gün günlük yazarım, üşenmezdim o gün bütün olan biteni saatlerce yazar dururdum, blogum benim için daha eğlenceli olmasına rağmen, bunu başaramıyorum burada. Zaman yetersizliği diyorum sürekli ama daha ne olacak ki Allah aşkına ya?
Evet, söylemişimdir ya da söylememişimdir ama ben tatile çıktım sonunda. Yaklaşık 3 haftadır Ayvalık' tayım. Deniz - kum - güneş modunda pek takılamıyorum ama elimden geldiğince başarı sağlamaya çalışıyorum. Bir kere deniz genelde soğuk, bu yüzden gün içinde 2den fazla denize giremiyorum. İkincisi, burada çok fazla dalga olduğu için kumsalın kumları durmuyor, bu yüzden kum yok etrafta, onun yerine beton sahil şeridimiz var, güneş kısmına gelince, kendisi hiç kaybolmadığı için bir tek onda başarı sağlamış durumdayım. Ama pek güneşe çıkmadığım için henüz yandığım söylenemeeez. =)
Tatildeyim sonuçta, tatil demek film ve dizi demek. =) Elbette herkes için olmayabilir ama benim için tatilin anlamı bu, normal zamanda pek vakit ayıramadığım şeyler çünkü bunlar. =) House MD' yi izlemeye başladım, üç haftada üçüncü sezona geldim, açıkçası çok fazla tıp terimi var, hani bende o terimlerle boğuştuğum için anlıyorum ama ilgi duymayan biri için bir süre sonra sıkıcılaşabilecek bir dizi. Şimdilik bunu izliyorum dizi olarak. Filmlere gelirsek, öyle süper bir film izleyici diyemem kendime, sıkılıyorum bir süre sonra izlerken çünkü. -.- Hachiko: A Dog Story' yi izledim, cidden güzel bir filmdi o, sonunda da oturdum ağladım ağladım ya, çok duygulandım lan. :D Stomp the Yard' ı izledim, severim dans filmlerini ama sıkıcı biraz, yani nasıl deseem... Hmm, pek ortalıkta bir senaryo olduğu söylenemez. Sonracığıma View from the Top' ı izledim bugün, zamanım boldu eğleneyim dedim, eğlendim de ama öyle boş zamanların filmi, mutlaka izlenmeli diyemem. Remember Me' yi izledim, tek kelime ile sıkıcıııı. O ne biçim bir oyunculuktur öyle ya. Rob git oyunculuk dersi al, çok sıkıcısın hep aynı ifade, aynı ton. Twilight' ta nasılsan burada da aynıydın. Filmin sonu güzeldi ona laf dedirtmem ama. Another Cindirella Story' yi izledim, o da boş zamanlarda izlenebilir, She is out of my League' de aynı şekilde. Bir iki film daha var izlediğim ama hatırlamıyorum açıkçası, zorlamanın da alemi yok. =))
Deli gibi Sims 3 oynuyorum bu aralar, World Adventures. Tabi oyun mallıklar yapmasa çok sevinirim ama olmuyor işte, illa mallık yapacağım diye tutturmuş durumda. Arada bir sapıtıyor kendi kendine. Genel olarak bildiğimiz bir sims oyunu işte. Tek farkı Mısır, Çin ya da Fransa' ya gidebiliyor olmamız. =) Ama o bile oyunu çekici kılıyor cidden, zamanın nasıl geçtiğini bile anlamıyorsun.
Ve şu sıralar benim için en önemli olan şey, Dünya Kupası. Bütün maçları izlemiyorum, sıkı bir Almanya taraftarı olduğum için sadece o maçları izliyorum. Evet, 4-5 senedir, kendi ülkem dışında hep Almanya' yı destekledim, hatta Euro 2008' de Türkiye Almanya maçında suçluluk duygusuna kapılmıştım. O Lahm, Schweinsteiger ve Podolski yok mu, beni benden alıyor resmen. Lahm nasıl bir savunmadır, Schweinsteiger' in ismi bile yeter ama nasıl bir oyuncudur öyle, adamda nasıl bir görüş vardır anlamıyorum. Podolski' ye gelince, o sadece yakışıklı. :D Yarın yarı final maçı var, her ne kadar kahin ahtapot Paul İspanya dese bile ben Almanya' nın kazanmasını istiyorum. Tek desteklediğim takım da Almanya, ne olur Almanya kazansııın. =)
Bunun dışında yeni bir hikayeye başladım, diğer hikayeyi tamamladım mı, hayır ama başladım yinede, belki diğerini de tamamlamak içimden gelir diye... Neyse onun zaten 3-5 bölümü filan kaldı, biter yakında. =) Bende klişelerle dolu aşk hikayelerime dönerim. =)
Evet, şimdilik benden bu kadaar. =) Yakın zamanda görüşmek üzere efendim, kendinize dikkat ediniz, terli terli soğuk su içmeyiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder