İnsan neden hep avucunun içindeki insanı kırar?
Ve sonrasında geri gelir, aynen tilkinin kürkçü dükkanına döndüğü gibi?
Kaç kişi, iki kere bir şeylerin başından kaçarak, kimi zaman karşısındakini kırarak, tekrardan konuşmaya başladığı anda, sana üçüncü kez geri geleceğim der ki?
Ya da karşısındaki insanın onu üçüncü kez kabul edeceğini düşünebilir ki?
Aylar önce, okul açıldığı sıralarda, çok sevgili bir 'ilkokul arkadaşım' tarafından, iki sene aradan sonra, ikinci kazığımı yemiştim, ondan daha çok kendi aptallığıma kızmıştım hatta, nasıl bu kadar saf olabilmişim diye.
Yüzüme söyleyeceği cesareti olmadığı için, internet üzerinden öğrenmiştim her şeyi, yine kendisinin bana söyleyeceği cesareti olmadığı için başkaları söyledi üstelik. "Ben o kıza çarpıldım" deseydi o kadar koymazdı, çok ciddiyim.
Yüzüme söyleyemedi resmen bazı şeyleri, kaçtı, msnimi engelledi, bir ara facebooktan sildi ve hiçbirini fark etmeyeceğimi düşündü.
Evet, kendisi bu kadar aptaldı ve o küçük beyniyle beni aptal yerine koymaya çalıştı.
Ortak bir sürü arkadaşımızın olduğunu da görmezden gelerek...
Sonunda ne mi oldu?
Paşalar gibi geri dönmek zorunda kaldı, bütün her şeyi söylemek zorunda kalarak hemde.
Hiçbir şey söylemedim, hiçbir şey söylemeyeceğim.
Bir gün kendi elleriyle bana dönecek dedim ve hayatının hatasını o gün yapmış olacağını söyledim herkese...
İşte o gün geldi...
Kendi elleriyle kendisi geldi...
Şimdi sonuçlarına katlansın...
Acımak yok bu saatten sonra...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder